Cloud Computing 101 (a.k.a. Bulut Bilişim)


Uzun zamandır Cloud-Computing [C2] hakkında yazmak istiyordum. Tabi C2 gibi büyük ölçekli bir değişim hakkında birşeyler yazabilmek için kafanızı toplamanız zor oluyor. Biraz araştırma yapmaya başlar başlamaz aslında konunun basit bir fikirden çok daha karmaşık boyutları olduğunu, bu boyutlardan her birinin de kendi içinde özenle incelenmesi gerektiğini görüyorsunuz.

Sonuç?

Konu ne kadar derin olursa olsun, ben size tüm bunların en önemli sonucunu baştan söylemek istiyorum: Cloud-Computing IT dünyasının ilerlediği ve artık kaçınılmaz olan yeni yön.

Nedir Peki?

C2 için en basit şekilde internet’i (bazı durumlarda intranet’i) kocaman bir bilgisayar haline getirmek diyebiliriz. Zaten adı da yıllardır grafiklerde internetin pofidik bulutlar şeklinde çizilmesinden geliyor. Şimdi o çizilen bulut alt-yapı, uygulama platformu ve yazılım sağlayan, şekli gibi pofidik yani elastikiyet gösteren, ihtiyaca göre şekillenip ölçeklenebilen bir bilgisayar ya da hesaplama platformu olarak karşımıza çıkıyor. İşin güzel tarafı, biz bu platformu ve kavramı çok önceden hayatlarımıza GMail ve benzeri hizmetlerle sokmuş olduk. Belki de bu hizmetlerin başarısı C2 konseptinin olabilirliğine karşı güveni sağladı.

Artık daha kurumsal hizmetler de bulut üzerinden sunuluyor. Bu hizmetler CRM, HR, ERP gibi kurumsal yazılımlar şeklinde, ya da uygulamalarınızı üzerinde tasarlayıp geliştirebileceğiniz uygulama platformları şeklinde, ve de anında isteğinize göre hazırlanmış, uzaktaki bir sanal bilgisayar şeklinde karşımıza çıkıyor.

Saas, PaaS, IaaS?

SalesForce.Com gibi CRM yazılımını ya da Taleo.com gibi HR yazılını servis olarak sunmak Saas (Software-as-a-Service) olarak adlandırılıyor. Bunların dışında Google Docs ve Zoho gibi on-demand ofis uygulamaları ve farklı şekillerde örnekler de mevcut ve bunların sayısı da büyük oranda artmakta. Amaç böyle bir sistemin işletim ve bakım yükünü kurumların üzerinden kaldırmak, kullandığın kadar öde sistemiyle şirketlere maliyet avantajı sağlamak. Bu hizmetlerin heryerden ulaşılabiliyor olmaları da başka büyük bir avantajları. Bana göre, en büyük dezavantajları ise kurumların bu yazılımın geliştirilmesine 100% hakim olmaları, istedikleri özelliştirmeleri kolayca gerçekleştirememeleri. Bunun için SalesForce gibi girişimler eklenti geliştirme platformları sunuyor müşterilerine ama bu da 100% esneklik sağlayamıyor.

Eğer kendi uygulamalarınızı geliştirmek istiyorsanız ama bu uygulamaların kullanacağı data alanını yönetmek, performansı hep yüksek tutmak, ölçeklenebilirliği sağlamak gibi işletimsel zorluklarla uğraşmak istemiyorsanız, C2 bu sefer size PaaS (Platform-as-a-Service) çözümünü sunuyor. Google Apps ya da Windows Azure gibi PaaS’ların size sunduğu aslında bir nevi standart API’ler. Uygulama geliştirme ortamınızda bu API’ler ile uygulamanızı geliştirip bunları güvenle ve belli SLA’ler ile çalışacakları yere gönderiyorsunuz. Burada yeni yeni ortaya çıkan SaaS örneklerinin, genelde PaaS yapılarında geliştiriliyor olduğunu söylemekte yarar var.

PaaS, API’ler dışında veri saklamak için de hizmet sunuyor. Amazon’un S3 ve SimpleDB servisleri bu alanda en çok bilinen hizmetler.

İşe daha da “derin” girmek isteyenlere bulutun çözümü IaaS (Infrastructure-as-a-Service). Acilen bir sunucu mu lazım, hemen Amazon EC2 servisine üye olun ve 10 dakika içinde istediğiniz özelliklerde sunucunuz SSH erişimine hazır. İşiniz bittiğinde de sunucuyu hesabınızdan siliverin gitsin.

Anlaşılacağı gibi IaaS büyük oranda virtualization’a, hypervisor‘lara dayanıyor. Amazon açık kaynaklı Xen‘i tercih ediyor ama tabiki VmWare ve Hyper-V gibi güçlü ticari rakipler de var bu alanda.

Tekrar, Sonuç

C2 şüphesiz herkes için yeni alışkanlıklar sunacak, yeni ürünler, konseptler ve pazarlar yaratacak. Abartı bir söylem gibi gelebilir ama, aslında yeni bir ana kıtayı keşfettik ve burada medeniyeti yeniden kurmaya hazırlanıyoruz. Daha önce ortaya çıkan bir çok kavram, bu kez C2 için yeniden gündeme gelecek. Cloud-Security, Cloud-Governance, Cloud-Risk Management, Cloud-Reliability gibi şeylerden konuşuyor olacağız. Aslında Cloud ve SOA ilişkisi hakkında da yazmak istiyordum ama o da sonraki post’un konusu olsun 🙂

*: C2, Cloud Computing için benim uydurduğum bir kısaltma, bildiğim kadarıyla yaygın geçerliliği yok.

4 Comments

  1. Daginik bir yazi olmus ama yine de tesekkurler, Turkce kaynaga ihtiyac var.

    Ben de birseyler eklemek istiyorum,
    saas ve cloud computing farkli terimlerdir, cloud computing saasi kapsamakla beraber cloud provider utility comptingleri saas providera veya cloud usera kiralar, saas provider da saas userlara web applicationlar araciligi ile kiralar.

    Aslinda gmail bir cloud computing kavrami degildir, google tarafindan bizlere saglanmis olan saas tir. Amac nedir peki?
    bir ornek veriyim:

    “I have a big data center and every software is uploaded to my systems and all configurations are complete, salesforce.com comes and wants me to use some of my hardware and software for their service called CRM and they hire some of software and hardware from my datacenter.Salesforce.com is now provides CRM to the other companies ex. Seko fashion wear.
    • Berkay datacenter : cloud provider
    • Salesforce.com: Saas provider/Cloud user
    • Seko fashion wear: Saas User.”

    Bu arada http://www.cloudturkiye.com adresinde bu konuda ilgili/profesyonel kisileri bulusturmayi hedefliyoruz, katkida bulunmak isteyen herkesi bekleriz.

  2. @Berkay, teşekkürler yorumların için. Yazının başında da aslında konunun genişliğinden bahsetmiştim, böyle olunca da maalesef derli toplu birşeyleri bir blog yazısında yapabilmek zor.

    Cloud Türkiye’ye de göz attım, şu anda pek bir içerik yok ve linkler de çalışmıyor. Ama yine de dediğin gibi Türkiye’de bu tarz girişimlerin olması sağlıklı ve sevindirici.

Leave a reply to Berkay Cancel reply